Sitem üzerinden bir konuya açıklık getirmek istiyorum: Buradaki şiirleri asla başkasına duyduğum sevgiden dolayı paylaşmıyorum. Edebiyatı çok seviyorum. Şiir delisiyim. İnce ruhlu biriyim. Hepsi bu. Şiiri çok severim. Duygusal birisi olarak şiirin yeri apayrı bende. İnsan şiir kokmalı, şiir benim için ekmekle su gibidir. Edebiyata olan tutkum çocuk yaşlarda başladı. Yıllar önce Arif Nihat ASYA'ın "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor" şiirini okudum. Beni günlerce etkisinde bıraktı. Ahmet Muhip DIRANAS'ın "Serenad" şirini okudum. Anında tesiri altında kaldım. Şiiri baştan sona 2 saat içinde ezberledim. Şiir hastalığım nüksetmeye başladı. Tabii o zamanlar her türlü şehir hayatından uzaktaydım. Birkaç gün sonra Necip Fazıl KISAKÜREK'in "Kaldırımlar" şiiri kuşattı beynimin her yanını. Neyse güneşli bir günde uyandım. Kahvaltı yaptıktan sonra pencerenin kenarında bir edebiyat kitabı vardı. Orhan Veli KANIK'ın "İstanbul'u Dinliyorum" isimli şiirini okudum. Bu şiirde anlatılan şeyler gözümde canlandı. Artık şiirden kaçacak bir yer kalmamıştı. Taşkın tavırlı iğrenç insanlar gibi olmak yerine, ince ruhlu şiir kokan bir kişiliğe bürünmüştüm. Onlarca edebiyat kitabı okudum. Ömrümün sonuna kadar şiir ve edebiyatla iştigal olmak istiyorum. Şiir olsun dağ, taş. Şiirle yaşayalım. Belki adını duyuran bir edip olamam ama şiir uğruna yaşamak bile insana haz veriyor. Şiirli zamanlar dilerim.
Veysel AYGÖRMEZ